“Ben olmazsam bu iş yürümez.”
“Ekibi bıraksam işler sarpa sarar.”
“En doğrusunu yine ben bilirim.”
Bu düşünceler, çoğu işletme sahibinin zihninde yer etmiş, hatta zamanla iş yapış biçiminin bir parçası haline gelmiştir. Başlangıçta her işe hâkim olmanız, detayları bizzat kontrol etmeniz, büyüme sürecinde büyük katkı sağlamış olabilir. Ancak zamanla bu yaklaşım, işletmenizin önündeki en büyük engellerden birine dönüşebilir: “Ben olmadan olmaz” tuzağına.
Bu tuzak sadece işletmenin değil, sizin de büyümenizi engeller. Çünkü işin her alanında sizin yer almanız, ekibin gelişimini durdurur, zamanınızı tüketir ve sizi stratejik düşünme alanından uzaklaştırır. Gününüz; e-postalar, toplantılar, acil çıkan sorunlarla geçiyorsa, büyük ihtimalle işletmenizin içinde çalışıyor ama üzerinde çalışamıyorsunuz demektir.
İşletmenin içinde çalışmak; günlük işleri yürütmek, problemleri çözmek ve süreci kontrol etmek anlamına gelir. Oysa başarılı işletme sahipleri, aynı zamanda işletmelerinin üzerinde de çalışırlar. Yani sistem kurarlar, liderlik ederler, ekip geliştirirler, strateji belirlerler ve işletmelerini ileriye taşımak için düşünsel alan yaratırlar.
“Ben bilirim” düşüncesi, çoğu zaman güvenli bir liman gibi görünür. Ama uzun vadede bu yaklaşımın bedeli ağır olabilir:
- Ekip kendi başına karar veremez hale gelir.
- Sorumluluklar paylaşılmaz.
- İş yükü büyürken, özgürlük alanınız daralır.
- En önemlisi, işletmeniz siz olmadan ilerleyemez hale gelir.
Bu döngüden çıkışın yolu, işletmenin içinde çalışmayı bırakıp üzerinde çalışmaya başlamaktan geçer. Bunun için sistematik düşünmeye, zamanınızı bilinçli kullanmaya ve alışkanlıklarınızı yeniden yapılandırmaya ihtiyacınız vardır.
ActionCOACH olarak binlerce işletme sahibinin bu dönüşümü nasıl gerçekleştirdiğine tanıklık ettik. İşte bu süreçte en etkili sonuçları veren 5 yöntemi sizle paylaşalım.
1. Pomodoro Tekniği – Zamanı Parçalara Ayırarak Kazanın
Gün içinde sürekli bölünmekten, işlerinizi bitiremeden ertelerken buluyorsanız kendinizi; mesele zamanınızın azlığı değil, odağınızın eksikliğidir. Pomodoro Tekniği tam da bu noktada devreye girer. 25 dakikalık odaklı çalışma + 5 dakikalık kısa molalardan oluşan bu basit yöntem, size zihinsel alan kazandırır. Özellikle günün ilk saatlerini bu yöntemle en önemli işe ayırmak, iş gününüzün ritmini değiştirebilir.
2. L.I.O.N. Toplantı Modeli – Her Davet Katılmak Zorunda Olduğunuz Anlamına Gelmez
Toplantılar çoğu işletmede birer zaman yutucudur. Ama bu, toplantıların kötü olduğu anlamına gelmez – plansız toplantılar verimsizdir. L.I.O.N. modeli, her toplantıya 4 net soruyla yaklaşmayı önerir:
- Ne öğrenmek istiyorum?
- Hangi bilgiyi paylaşacağım?
- Hangi kararları alacağız?
- Hangi adımları belirleyeceğiz?
Bu yapı sayesinde her toplantı bir netlikle başlar, bir sonuçla biter. Ve siz, gerçekten bulunmanız gereken masalarda yer alırsınız.
3. Ye O Kurbağayı – Ertelediklerinizi Önceliğe Dönüştürün
Günün sonunda hâlâ en zor ve en önemli işin yapılmadığını fark ettiğiniz oluyor mu? Bu, “rahat” işlere öncelik verme tuzağıdır.
Ye O Kurbağayı prensibi, günün en zor ama en yüksek etkili görevini sabah ilk sıraya koymanızı önerir. Çünkü o görevi ertelemek, gün boyu zihinsel bir yük taşımak demektir.
Bunu sistematik bir alışkanlık haline getirdiğinizde, ertelenen işler küçülür, ilerleme görünür olur.
4. 5 Öncelik Kuralı – Çoklu Görev Değil, Odak Kazandırır
Her gün bitmeyen yapılacaklar listesiyle boğuşuyorsanız, üretkenlik değil meşguliyet yaratıyor olabilirsiniz.
Günün başında yalnızca 5 öncelik belirleyin.
Bu 5 iş tamamlanmadan yeni bir işe geçmeyin.
Bu yöntem, gün içinde sizi dağıtan değil, derinleştiren bir çalışma modeli oluşturur.
Aynı zamanda delegasyon yapmanız gereken işleri de daha net görmenizi sağlar.
5. 90 Günlük Planlama – SMART Hedefleri Alışkanlığa Dönüştürün
Yıl başında belirlenen hedeflerin yıl sonunda hâlâ uzakta olduğunu fark etmek, birçok işletmenin ortak sorunu. Bunun nedeni, yıllık planların günlük gerçekliğe indirgenememesidir.
90 Günlük Gerçekleştirilebilir Planlama yaklaşımımız, hedefleri çeyrek bazında planlamanızı sağlar.
Her çeyreğin başında:
- Ulaşılabilir ama iddialı hedefler konur
- Aksiyon adımları netleştirilir
- Zaman çizelgesi oluşturulur
- Ekip bu plana dahil edilir
Böylece işletme yalnızca hedefe değil, o hedefe nasıl ulaşacağına dair bir ritme sahip olur.
Bir işletme sahibinin görevi her işi bilmek ve yapmak değil, sistem kurmak ve yön göstermektir. Eğer siz hâlâ işletmenizin en iyi çalışanı gibi davranırsanız, büyüme potansiyelinizi kendi ellerinizle sınırlandırıyor olabilirsiniz.
İşletmenizin içinde değil, üzerinde çalıştığınızda:
- Zamanınızı stratejiye ayırırsınız
- Ekip daha fazla sorumluluk alır
- Sistemler işler hale gelir
- Ve siz gerçekten liderliğe yer açarsınız
Bu dönüşüm bir günde olmaz. Ama ilk adımı bugün atabilirsiniz.
İşletme sahiplerinin bir araya gelip bu planlama disiplinini edindiği güçlü bir çalıştaydan da kısaca bahsetmeden geçmeyelim:
Her çeyrekte bir, 90 günün stratejisini netleştirdiğimiz, ekiplerle birlikte büyümeyi planladığımız ücretsiz bir çalıştayımız var. 90 Günlük Planlama Çalıştayı – GrowthCLUB!
Asıl soru şu:
Bugün işinizin içinde mi kayboluyorsunuz, yoksa gerçekten onun yönünü mü çiziyorsunuz? Ayşegül Coşkuner ActionCOACH Türkiye Kurucu Ortağı