Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)
Paylaş:

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Dünyanın dört bir yanındaki işletmelerin kulağında aynı cümle çınlıyor:

“Eskisi gibi değil.”

Ve bu cümleyi sadece şikayetle değil, bazen de hayranlıkla söylüyorlar. Çünkü bazıları bu değişimin içinden yeniden doğdu. Bazılarıysa, bir tsunami gelmişçesine silindi haritadan.

Peki farkı yaratan neydi?
Cevap: AQ — yani Adaptability Quotient, yani Uyumlanma Zekası.
IQ seni işe sokar…
EQ seni ekipte sevdirir…
AQ seni oyunda tutar…

Nehir Gibi Olmak

Bir işletme koçu olarak yıllardır gördüğüm en güçlü metafor nehir metaforudur. Nehir, karşısına çıkan kayaya çarpıp durmaz. Yolunu değiştirir. Bükülür, kıvrılır, ama hep akar.

AQ, işte bu akıcılığı tanımlar.

İş dünyasında ise bu; müşteri alışkanlıkları değiştiğinde hızla pozisyon alabilmek, yeni teknolojilere direnç göstermek yerine onları benimseyebilmek, belirsizlikte yön kaybetmek yerine pusulayı doğru okuyup yeni bir rota geliştirebilmektir.

Bir danışanım vardı: orta ölçekli bir tekstil atölyesi sahibi. Pandeminin ilk haftasında satışlar sıfıra indi. Çalışanlar panikte, tedarik zinciri dağılmış, kira kapıda. Her şey kilitlendi. Bir sabah beni aradı ve dedi ki: “Makineler çalışmıyor ama insanların maskeye ihtiyacı var. Biz bu kumaşlardan maske yapamaz mıyız?

Cevabım şuydu: “Yapabiliriz. Hemen başlayalım.”

İki hafta içinde yeni bir marka doğdu. Online sipariş, kurye ağı vb.. desteklerle bir hikâye yazdık. 3 ay sonra eski ciroyu geçti. Bu, sadece ticari bir başarı değil, AQ’nun canlı bir örneğiydi. Tıpkı krizde yolunu değiştiren nehir gibi.

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Değişimle Dans Etmek (Ama Plansız Değil)

İşletme sahipleri genellikle kontrolü sever. Planlar, bütçeler, süreçler… Ve evet, bunlar olmazsa olmazdır. Sağlam bir rota çizmeden okyanusa açılmazsınız. Ama yol sürprizlerle doludur, deniz durmaz. Planınızı yaptıktan sonra karşınıza çıkan fırtına, buzdağı ya da yeni bir ada; işte buralarda AQ devreye girer.

AQ’su yüksek olan lider, planın uygulanamaz olduğu değişen koşullarda, hızlıca değerlendirme yapar, yönünü ayarlar ve gerektiğinde pivotlar.

Peki Pivotlamak Ne Demek?

Pivot, mevcut stratejiyi ya da ürünü tamamen çöpe atmadan, odağı değiştirmektir…

Bir basketbolcunun ayağını sabit tutarak gövdesini döndürmesi gibi: bu harekete basketbolda da ‘pivot hareketi’ denir. Hareket vardır ama merkez korunur; stratejik dönüş, temelin kaybolmadığı çevik bir uyarlamadır. İşletmeler için bu, müşteri segmentini değiştirmek, dağıtım kanalını yenilemek, ürünü farklılaştırmak gibi hamleler olabilir.

Amazon, kitap satıcısıydı. “Dünyanın en büyük online mağazası” vizyonuna geçmesi, sadece büyüme hırsı değil, çeviklik sayesinde oldu. Netflix, DVD kiralamadan streaming’e geçti çünkü izleyici alışkanlıkları değişti. Bunlar plansız değildi ama planlar kadar esneklikle mümkündü.

Adaptasyon, Cesaret İşidir

AQ sadece bir refleks değil, aktif bir cesarettir. Yeniye adım atmak, eskiyi geride bırakmak zor gelir. İşte tam burada AQ devreye girer. Çünkü değişim çoğu zaman bilinmeyenle karşılaşmaktır. Ve bilinmeyen korkutur.

Bir başka danışanım, yıllardır aynı ürün grubuyla çalışan bir züccaciye zincirine sahipti. Plastik ürün ithalatı artık kazanç getirmiyordu. “Cam ürün modası geldi ama bizim müşterimiz alışmaz” dedi. Altı ay boyunca verilerle, örneklerle ikna etmeye çalıştık. Sonunda küçük bir reyonu cam ürünlere ayırdık. Sadece bir reyon. 3 ay sonra en çok satış yapan bölüm oldu.

Dönüşüm başladı. Artık zincirin %70’i cam ürünlere kaymış durumda. Cesaret + küçük testler = büyük sıçramalar.

Hata Değil, Hız Kazandırır

AQ’nun önemli bir parçası da öğrenme çevikliğidir. Hata yaptığında değil, hatayı fark ettiğinde avantaj kazanırsın. Uzun uzun planlar yapan ama asla başlamayan işletmeler gördüm. Bununla birlikte o planlarını uygulamaya aldıklarında da her sabah “Dün ne öğrendik?” diye sorarak gününe başlayanlar. Kim kazandı dersiniz?

İnovasyonun kalbinde, tekrar tekrar denemek yatar. AQ’su yüksek olan ekipler; “Bu işe yaramadı, tamam. Peki bu neden işe yaradı?” diye düşünür. Sürekli öğrenir. Sürekli döner, ayarlar, hızla devam eder. Tıpkı bir Formula 1 pit stop’u gibi. Hatalar uzun duraklamalar değil, hızlanma fırsatıdır.

AQ Geliştirilebilir mi?

Kesinlikle evet. Hem bireysel hem kurumsal düzeyde. Her işletmede AQ’yu artırmanın yolları vardır:

  1. Küçük pilot projeler başlatın. Hemen sonuç beklemeyin. Deneyin.
  2. Hataları cezalandırmak yerine “içgörü raporu” çıkarın.
  3. Değişim hikâyelerini kurum içinde paylaşın. Rol modeller yaratın.
  4. Eğitim değil, deneyim alanları kurun. Simülasyonlar, vaka çalışmaları.
  5. Değişimi yöneten liderler yetiştirin. Kaptanlar değil, rehberler.

Son Söz: Ayakta Kalmak Yetmez, Yönünü Değiştirerek Güçlen

AQ, sadece hayatta kalmak için değil, yeniden doğmak için gereklidir. Bir işletme, değişen rüzgâra karşı durmaya çalıştıkça yorulur. Ama yelkenlerini rüzgâra göre ayarlayan kaptanlar yeni rotalar keşfeder. Ve bazen, o rotalar sizi hayal bile edemeyeceğiniz limanlara götürür

Ayakta kalmak; yerinden kıpırdamamak değil, dengen bozulduğunda yeniden merkezine dönebilmektir. AQ, bu esnekliğin, bu zihinsel çevikliğin pusulasıdır. Değişim seni zorlayabilir ama AQ seni kırmadan büker. Tıpkı bambu gibi: fırtınada devrilmez, esner ama kökünden kopmaz.

Kriz mi geldi? Güzel. İşte şimdi AQ zamanı. Çünkü kriz, aynı zamanda radarın altındaki fırsatları görünür kılar. O fırsatlara ilk ulaşanlar da, panikleyenler değil; adapte olabilenler olur.

Bugünden itibaren şu üç soruyla başlayın:

  1. Bugün ne değişti?
  2. Bu değişim karşısında ne öğrenebilirim?
  3. Öğrendiğim şeyi nasıl hızla uygulamaya dökerim?

Unutmayın: Hayatta kalanlar en güçlü olanlar değil, en uyum sağlayanlardır. Dünyada ilk günden bu yana değişmeyen tek gerçek bu…

O halde siz de işletmenizin DNA’sına AQ tohumunu ekmeye ne dersiniz?

Değişimle savaşmayın. Onunla birlikte büyüyün.

GrowthCLUB 90 Günlük Planlama Çalıştayı Blog Banner

Benzer Yazılar

İş Stratejisi Nedir?

İş Stratejisi Nedir?

“İş stratejisi nedir?” diye sorduğumuzda bunun şirket için kullanılan yararlı bir plan, karar, seçenek ve hatta rehber olduğunu bilmelisiniz. Bu yarar genelde başarı, kâr, işletmenin popülerliği veya...
İşinizi Büyütün
Küçük Şeyleri Kutlayın

Küçük Şeyleri Kutlayın

Bir pandemi, sosyal huzursuzluk ve geciken ekonomik haberlerin ortasında, gümüş astarı bulmak zor olabilir. Haberler iç karartıcı, işiniz daha zorlu ve hayatınız birkaç ay öncesine göre...
İşinizi Büyütün
Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)
Paylaş:

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Dünyanın dört bir yanındaki işletmelerin kulağında aynı cümle çınlıyor:

“Eskisi gibi değil.”

Ve bu cümleyi sadece şikayetle değil, bazen de hayranlıkla söylüyorlar. Çünkü bazıları bu değişimin içinden yeniden doğdu. Bazılarıysa, bir tsunami gelmişçesine silindi haritadan.

Peki farkı yaratan neydi?
Cevap: AQ — yani Adaptability Quotient, yani Uyumlanma Zekası.
IQ seni işe sokar…
EQ seni ekipte sevdirir…
AQ seni oyunda tutar…

Nehir Gibi Olmak

Bir işletme koçu olarak yıllardır gördüğüm en güçlü metafor nehir metaforudur. Nehir, karşısına çıkan kayaya çarpıp durmaz. Yolunu değiştirir. Bükülür, kıvrılır, ama hep akar.

AQ, işte bu akıcılığı tanımlar.

İş dünyasında ise bu; müşteri alışkanlıkları değiştiğinde hızla pozisyon alabilmek, yeni teknolojilere direnç göstermek yerine onları benimseyebilmek, belirsizlikte yön kaybetmek yerine pusulayı doğru okuyup yeni bir rota geliştirebilmektir.

Bir danışanım vardı: orta ölçekli bir tekstil atölyesi sahibi. Pandeminin ilk haftasında satışlar sıfıra indi. Çalışanlar panikte, tedarik zinciri dağılmış, kira kapıda. Her şey kilitlendi. Bir sabah beni aradı ve dedi ki: “Makineler çalışmıyor ama insanların maskeye ihtiyacı var. Biz bu kumaşlardan maske yapamaz mıyız?

Cevabım şuydu: “Yapabiliriz. Hemen başlayalım.”

İki hafta içinde yeni bir marka doğdu. Online sipariş, kurye ağı vb.. desteklerle bir hikâye yazdık. 3 ay sonra eski ciroyu geçti. Bu, sadece ticari bir başarı değil, AQ’nun canlı bir örneğiydi. Tıpkı krizde yolunu değiştiren nehir gibi.

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Değişimle Dans Etmek (Ama Plansız Değil)

İşletme sahipleri genellikle kontrolü sever. Planlar, bütçeler, süreçler… Ve evet, bunlar olmazsa olmazdır. Sağlam bir rota çizmeden okyanusa açılmazsınız. Ama yol sürprizlerle doludur, deniz durmaz. Planınızı yaptıktan sonra karşınıza çıkan fırtına, buzdağı ya da yeni bir ada; işte buralarda AQ devreye girer.

AQ’su yüksek olan lider, planın uygulanamaz olduğu değişen koşullarda, hızlıca değerlendirme yapar, yönünü ayarlar ve gerektiğinde pivotlar.

Peki Pivotlamak Ne Demek?

Pivot, mevcut stratejiyi ya da ürünü tamamen çöpe atmadan, odağı değiştirmektir…

Bir basketbolcunun ayağını sabit tutarak gövdesini döndürmesi gibi: bu harekete basketbolda da ‘pivot hareketi’ denir. Hareket vardır ama merkez korunur; stratejik dönüş, temelin kaybolmadığı çevik bir uyarlamadır. İşletmeler için bu, müşteri segmentini değiştirmek, dağıtım kanalını yenilemek, ürünü farklılaştırmak gibi hamleler olabilir.

Amazon, kitap satıcısıydı. “Dünyanın en büyük online mağazası” vizyonuna geçmesi, sadece büyüme hırsı değil, çeviklik sayesinde oldu. Netflix, DVD kiralamadan streaming’e geçti çünkü izleyici alışkanlıkları değişti. Bunlar plansız değildi ama planlar kadar esneklikle mümkündü.

Adaptasyon, Cesaret İşidir

AQ sadece bir refleks değil, aktif bir cesarettir. Yeniye adım atmak, eskiyi geride bırakmak zor gelir. İşte tam burada AQ devreye girer. Çünkü değişim çoğu zaman bilinmeyenle karşılaşmaktır. Ve bilinmeyen korkutur.

Bir başka danışanım, yıllardır aynı ürün grubuyla çalışan bir züccaciye zincirine sahipti. Plastik ürün ithalatı artık kazanç getirmiyordu. “Cam ürün modası geldi ama bizim müşterimiz alışmaz” dedi. Altı ay boyunca verilerle, örneklerle ikna etmeye çalıştık. Sonunda küçük bir reyonu cam ürünlere ayırdık. Sadece bir reyon. 3 ay sonra en çok satış yapan bölüm oldu.

Dönüşüm başladı. Artık zincirin %70’i cam ürünlere kaymış durumda. Cesaret + küçük testler = büyük sıçramalar.

Hata Değil, Hız Kazandırır

AQ’nun önemli bir parçası da öğrenme çevikliğidir. Hata yaptığında değil, hatayı fark ettiğinde avantaj kazanırsın. Uzun uzun planlar yapan ama asla başlamayan işletmeler gördüm. Bununla birlikte o planlarını uygulamaya aldıklarında da her sabah “Dün ne öğrendik?” diye sorarak gününe başlayanlar. Kim kazandı dersiniz?

İnovasyonun kalbinde, tekrar tekrar denemek yatar. AQ’su yüksek olan ekipler; “Bu işe yaramadı, tamam. Peki bu neden işe yaradı?” diye düşünür. Sürekli öğrenir. Sürekli döner, ayarlar, hızla devam eder. Tıpkı bir Formula 1 pit stop’u gibi. Hatalar uzun duraklamalar değil, hızlanma fırsatıdır.

AQ Geliştirilebilir mi?

Kesinlikle evet. Hem bireysel hem kurumsal düzeyde. Her işletmede AQ’yu artırmanın yolları vardır:

  1. Küçük pilot projeler başlatın. Hemen sonuç beklemeyin. Deneyin.
  2. Hataları cezalandırmak yerine “içgörü raporu” çıkarın.
  3. Değişim hikâyelerini kurum içinde paylaşın. Rol modeller yaratın.
  4. Eğitim değil, deneyim alanları kurun. Simülasyonlar, vaka çalışmaları.
  5. Değişimi yöneten liderler yetiştirin. Kaptanlar değil, rehberler.

Son Söz: Ayakta Kalmak Yetmez, Yönünü Değiştirerek Güçlen

AQ, sadece hayatta kalmak için değil, yeniden doğmak için gereklidir. Bir işletme, değişen rüzgâra karşı durmaya çalıştıkça yorulur. Ama yelkenlerini rüzgâra göre ayarlayan kaptanlar yeni rotalar keşfeder. Ve bazen, o rotalar sizi hayal bile edemeyeceğiniz limanlara götürür

Ayakta kalmak; yerinden kıpırdamamak değil, dengen bozulduğunda yeniden merkezine dönebilmektir. AQ, bu esnekliğin, bu zihinsel çevikliğin pusulasıdır. Değişim seni zorlayabilir ama AQ seni kırmadan büker. Tıpkı bambu gibi: fırtınada devrilmez, esner ama kökünden kopmaz.

Kriz mi geldi? Güzel. İşte şimdi AQ zamanı. Çünkü kriz, aynı zamanda radarın altındaki fırsatları görünür kılar. O fırsatlara ilk ulaşanlar da, panikleyenler değil; adapte olabilenler olur.

Bugünden itibaren şu üç soruyla başlayın:

  1. Bugün ne değişti?
  2. Bu değişim karşısında ne öğrenebilirim?
  3. Öğrendiğim şeyi nasıl hızla uygulamaya dökerim?

Unutmayın: Hayatta kalanlar en güçlü olanlar değil, en uyum sağlayanlardır. Dünyada ilk günden bu yana değişmeyen tek gerçek bu…

O halde siz de işletmenizin DNA’sına AQ tohumunu ekmeye ne dersiniz?

Değişimle savaşmayın. Onunla birlikte büyüyün.

GrowthCLUB 90 Günlük Planlama Çalıştayı Blog Banner

Benzer Yazılar

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Dünyanın dört bir yanındaki işletmelerin kulağında aynı cümle çınlıyor:

“Eskisi gibi değil.”

Ve bu cümleyi sadece şikayetle değil, bazen de hayranlıkla söylüyorlar. Çünkü bazıları bu değişimin içinden yeniden doğdu. Bazılarıysa, bir tsunami gelmişçesine silindi haritadan.

Peki farkı yaratan neydi?
Cevap: AQ — yani Adaptability Quotient, yani Uyumlanma Zekası.
IQ seni işe sokar…
EQ seni ekipte sevdirir…
AQ seni oyunda tutar…

Nehir Gibi Olmak

Bir işletme koçu olarak yıllardır gördüğüm en güçlü metafor nehir metaforudur. Nehir, karşısına çıkan kayaya çarpıp durmaz. Yolunu değiştirir. Bükülür, kıvrılır, ama hep akar.

AQ, işte bu akıcılığı tanımlar.

İş dünyasında ise bu; müşteri alışkanlıkları değiştiğinde hızla pozisyon alabilmek, yeni teknolojilere direnç göstermek yerine onları benimseyebilmek, belirsizlikte yön kaybetmek yerine pusulayı doğru okuyup yeni bir rota geliştirebilmektir.

Bir danışanım vardı: orta ölçekli bir tekstil atölyesi sahibi. Pandeminin ilk haftasında satışlar sıfıra indi. Çalışanlar panikte, tedarik zinciri dağılmış, kira kapıda. Her şey kilitlendi. Bir sabah beni aradı ve dedi ki: “Makineler çalışmıyor ama insanların maskeye ihtiyacı var. Biz bu kumaşlardan maske yapamaz mıyız?

Cevabım şuydu: “Yapabiliriz. Hemen başlayalım.”

İki hafta içinde yeni bir marka doğdu. Online sipariş, kurye ağı vb.. desteklerle bir hikâye yazdık. 3 ay sonra eski ciroyu geçti. Bu, sadece ticari bir başarı değil, AQ’nun canlı bir örneğiydi. Tıpkı krizde yolunu değiştiren nehir gibi.

Dalgalar Yükselirken Ayakta Kalmak : AQ (Adaptability Quotient)

Değişimle Dans Etmek (Ama Plansız Değil)

İşletme sahipleri genellikle kontrolü sever. Planlar, bütçeler, süreçler… Ve evet, bunlar olmazsa olmazdır. Sağlam bir rota çizmeden okyanusa açılmazsınız. Ama yol sürprizlerle doludur, deniz durmaz. Planınızı yaptıktan sonra karşınıza çıkan fırtına, buzdağı ya da yeni bir ada; işte buralarda AQ devreye girer.

AQ’su yüksek olan lider, planın uygulanamaz olduğu değişen koşullarda, hızlıca değerlendirme yapar, yönünü ayarlar ve gerektiğinde pivotlar.

Peki Pivotlamak Ne Demek?

Pivot, mevcut stratejiyi ya da ürünü tamamen çöpe atmadan, odağı değiştirmektir…

Bir basketbolcunun ayağını sabit tutarak gövdesini döndürmesi gibi: bu harekete basketbolda da ‘pivot hareketi’ denir. Hareket vardır ama merkez korunur; stratejik dönüş, temelin kaybolmadığı çevik bir uyarlamadır. İşletmeler için bu, müşteri segmentini değiştirmek, dağıtım kanalını yenilemek, ürünü farklılaştırmak gibi hamleler olabilir.

Amazon, kitap satıcısıydı. “Dünyanın en büyük online mağazası” vizyonuna geçmesi, sadece büyüme hırsı değil, çeviklik sayesinde oldu. Netflix, DVD kiralamadan streaming’e geçti çünkü izleyici alışkanlıkları değişti. Bunlar plansız değildi ama planlar kadar esneklikle mümkündü.

Adaptasyon, Cesaret İşidir

AQ sadece bir refleks değil, aktif bir cesarettir. Yeniye adım atmak, eskiyi geride bırakmak zor gelir. İşte tam burada AQ devreye girer. Çünkü değişim çoğu zaman bilinmeyenle karşılaşmaktır. Ve bilinmeyen korkutur.

Bir başka danışanım, yıllardır aynı ürün grubuyla çalışan bir züccaciye zincirine sahipti. Plastik ürün ithalatı artık kazanç getirmiyordu. “Cam ürün modası geldi ama bizim müşterimiz alışmaz” dedi. Altı ay boyunca verilerle, örneklerle ikna etmeye çalıştık. Sonunda küçük bir reyonu cam ürünlere ayırdık. Sadece bir reyon. 3 ay sonra en çok satış yapan bölüm oldu.

Dönüşüm başladı. Artık zincirin %70’i cam ürünlere kaymış durumda. Cesaret + küçük testler = büyük sıçramalar.

Hata Değil, Hız Kazandırır

AQ’nun önemli bir parçası da öğrenme çevikliğidir. Hata yaptığında değil, hatayı fark ettiğinde avantaj kazanırsın. Uzun uzun planlar yapan ama asla başlamayan işletmeler gördüm. Bununla birlikte o planlarını uygulamaya aldıklarında da her sabah “Dün ne öğrendik?” diye sorarak gününe başlayanlar. Kim kazandı dersiniz?

İnovasyonun kalbinde, tekrar tekrar denemek yatar. AQ’su yüksek olan ekipler; “Bu işe yaramadı, tamam. Peki bu neden işe yaradı?” diye düşünür. Sürekli öğrenir. Sürekli döner, ayarlar, hızla devam eder. Tıpkı bir Formula 1 pit stop’u gibi. Hatalar uzun duraklamalar değil, hızlanma fırsatıdır.

AQ Geliştirilebilir mi?

Kesinlikle evet. Hem bireysel hem kurumsal düzeyde. Her işletmede AQ’yu artırmanın yolları vardır:

  1. Küçük pilot projeler başlatın. Hemen sonuç beklemeyin. Deneyin.
  2. Hataları cezalandırmak yerine “içgörü raporu” çıkarın.
  3. Değişim hikâyelerini kurum içinde paylaşın. Rol modeller yaratın.
  4. Eğitim değil, deneyim alanları kurun. Simülasyonlar, vaka çalışmaları.
  5. Değişimi yöneten liderler yetiştirin. Kaptanlar değil, rehberler.

Son Söz: Ayakta Kalmak Yetmez, Yönünü Değiştirerek Güçlen

AQ, sadece hayatta kalmak için değil, yeniden doğmak için gereklidir. Bir işletme, değişen rüzgâra karşı durmaya çalıştıkça yorulur. Ama yelkenlerini rüzgâra göre ayarlayan kaptanlar yeni rotalar keşfeder. Ve bazen, o rotalar sizi hayal bile edemeyeceğiniz limanlara götürür

Ayakta kalmak; yerinden kıpırdamamak değil, dengen bozulduğunda yeniden merkezine dönebilmektir. AQ, bu esnekliğin, bu zihinsel çevikliğin pusulasıdır. Değişim seni zorlayabilir ama AQ seni kırmadan büker. Tıpkı bambu gibi: fırtınada devrilmez, esner ama kökünden kopmaz.

Kriz mi geldi? Güzel. İşte şimdi AQ zamanı. Çünkü kriz, aynı zamanda radarın altındaki fırsatları görünür kılar. O fırsatlara ilk ulaşanlar da, panikleyenler değil; adapte olabilenler olur.

Bugünden itibaren şu üç soruyla başlayın:

  1. Bugün ne değişti?
  2. Bu değişim karşısında ne öğrenebilirim?
  3. Öğrendiğim şeyi nasıl hızla uygulamaya dökerim?

Unutmayın: Hayatta kalanlar en güçlü olanlar değil, en uyum sağlayanlardır. Dünyada ilk günden bu yana değişmeyen tek gerçek bu…

O halde siz de işletmenizin DNA’sına AQ tohumunu ekmeye ne dersiniz?

Değişimle savaşmayın. Onunla birlikte büyüyün.

GrowthCLUB 90 Günlük Planlama Çalıştayı Blog Banner

Paylaş:

Benzer Yazılar